

Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) faaliyetleri son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yükselen bir trend. Markalar, kendi marka algılarını hem iç hem de dış paydaşlarının nezdinde desteklemek adına yoğun olarak KSS projeleri hayata geçirirler. Sosyal konularda sorumluluk üstlenen, bu alanda stratejileri olan firmaların, itibar konusunda değerlendirildiklerinde, üst sıralarda olduğunu görmemiz elbette bir tesadüf değil.
KSS projelerini genel bir çerçevede tanımlamak gerekirse; çözüm bekleyen problemler için karşılıksız bir değer ve/ veya farkındalık yaratarak toplumun kalkınmasına katkı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Kurumların “Toplumdan Aldığını Topluma Verme” ve “Halkın Sorun Ve İhtiyaçlarına Karşı Aldıkları Sorumluk” olarak da tanımlarımızı çoğaltmamız mümkün.
Araştırmalar gösteriyor ki; geçmiş yıllarda halkın kurumlardan beklentisi neredeyse yalnızca “Eğitim” alanının sahiplenmesi ve güçlendirilmesi iken son yıllarda eğitim alanını “Sürdürülebilirlik” ve “Çevrenin Korunması” alanları takip ediyor.
Kurumunuzun ya da markanızın algı ve itibarını yönetmek için KSS projelerinin son derece önemli olduğu bir gerçek. Ülkemizde de KSS projelerinin hem sayıca hem de ayrılan kaynak olarak kümülatif toplamına baktığımızda her geçen yıl arttığını görmemiz, bu gerçeğin farkında olduğumuzu göstermekte.